Aslında bu yazıyı cumartesi gece maç dönüşü veya pazar günü gündüz saatlerinde yazmayı planlıyordum ama maç öncesi ve maç esnasında yaşanan sıkıntılardan dolayı sinirimin biraz olsun geçmesini bekledim. Sorarsanız şimdi iyimisin diye hayır aynı sinir ile yazıya başladım.
Bilindiği gibi sezonun sonu yaklaşıyordu ve biz karabük dışında ilk defa adam akıllı bir deplasmanı haftasonu yaşayacaktık. İlgi çok büyüktü. En az gelenler kadar gelmek isteyipte gelemeyen vardı.
Sonuçta bu ülke de bana göre istanbul dışında eskişehir ve bursa dışında sağlam bir deplasman yapılacak tribün yok. Tribün dediğim rakip takımın taraftarı da iyi olacak ki rekabet olsun. Yoksa eskişehir stadında ki deplasman tribününü övmüyorum. Zaten tribün diye birşey yok ortada. Profilin üzerine suntaları dizmişler onun üzerine de koltuk koymuşlar. Polislerin biz stada girerken tribün çökerse sorumlusu biz değiliz dediği bir tribünden bahsediyorum her neyse yeni stad çalışmaları başlamış.
Neyse konumuza dönelim. Eskişehir deplasmanı doğru düzgün ilk hafta sonu deplasmanımız olduğu için ilgi büyüktü haliyle beklentide büyüktü. Heyecandan uyuyamıyorduk derken cumartesi sabahı saatleri kurduğumuz ana yaklaşırken saat çalmadan uyanmıştık bile.
Atkımızı boynumuza dolayıp çıktık yollara. Saat 8 gibi eski salı pazarında hareketlilik başlamıştı. Yavaş yavaş otobüsler de gelmeye başlamıştı. Yola çıkmadan hafif bir atıştırma yapmıştık.
Derken artık yavaş yavaş otobüsler hareket etmeye başladı. Saat 10'a doğru yola çıkmıştık. Falan filan derken eskişehir'de arama noktasına gelmiştik. Zaten burada birşeyler olacağının habercisi gibi bir durum vardı. Polisler aramayı çok yavaş yapıyordu ama bizlere çok iyi davranıyorlardı.
Soğuk bir hava vardı eskişehir de otobüsler bekletiliyor içerde sıkılıyorduk dışarı çıksak üşüyorduk. Saat 4'ü geçiyordu sabah yaptığımız ufak bir kahvaltı ile ayakta durmaya çalışıyorduk açlıktan başımız ağrıyordu resmen. İçtiğimiz sigara tat vermiyordu. Nihayet artık stada doğru yol alıyorduk. Bazı şeylerin farkına geç vardık. O an ki ruh halimizle bir an önce içeri girip tezahürat yapmak istiyorduk. Öyle böyle içeri girdik didik didik arandık yavaştan ısınıyorduk.
Ama bir eksiklik vardı tribünde olması gereken bir çok abi ve kardeşimizi göremiyorduk. Maç başlamıştı 20-25. dakikalar arasında gelen haberle 10 otobüs dolusu abi ve kardeşimizin biletleri olmasına rağmen içeri alınmayacağı ve istanbula geri gönderileceğini duyduk.
Bunu duyar duymaz başta Muammer abimiz olmak üzere bir çok abimizle beraber dışarı çıkmak ve polis tarafından biber gazı ve jop ile darp edilen kardeşlerimizin yanına gitmeyi istedik. Tabi polis buna izin vermedi. Yazarken sinirleniyorum daha fazla uzatmayacağım yazıyı o andan itibaren maç bitiminden 1 saat sonrasına kadar çıkış kapısında bekledik. Efsane olacak deplasman, bizlere ızdırap oldu. Buradan taraftarı için hiç bir şey yapmayan yönetime yazıklar olsun diyorum.
27 Şubat 2012 Pazartesi
20 Şubat 2012 Pazartesi
İçimizi ısıtan en büyük sevdasın sen !
Caddede, tribünde, evinin balkonunda, odanın duvarında, bilgisayarının ekranında, kalbinde, ruhunda kendini bildin bileli bu bayrak dalgalanıyorsa sen eşittir ben demektir arkadaş.
18 Şubat 2012 Cumartesi
16 Şubat 2012 Perşembe
Ülkenin geldiği son nokta; bu kadar alçalabilirdik.
Mesele'nin artık açıklıkla, kapalılıkla alakalı olmadığını herkes anlamıştır umarım. Aşağıdaki fotoğrafta ülke olarak ne kadar rezil bir hale geldiğimiz ortadadır. Ulu Önder M.Kemal Atatürk ile dalga geçmek bu kadar kolay olmamalıydı.
Öncelikle bizi bu hale getirenler yani açık ve kapalı insanları birbirlerine düşürenler utanmalıdır bu durumdan. Tabi utanacak yüzleri yoktur çünkü onlar zaten bunu istiyorlardı ve oldu.
Öncelikle bizi bu hale getirenler yani açık ve kapalı insanları birbirlerine düşürenler utanmalıdır bu durumdan. Tabi utanacak yüzleri yoktur çünkü onlar zaten bunu istiyorlardı ve oldu.
15 Şubat 2012 Çarşamba
14 Şubat 2012 Salı
13 Şubat 2012 Pazartesi
GFB, Münferitler ve hükümet
Konu başlığını görünce şaşıranlar olabilir ama yaşadığımız süreci biraz düşünürseniz neden bahsettiğimi anlayabilirsiniz. Şike olayları başladığında daha doğrusu hakkımızdaki boş iddialar gündeme geldiğinde taraftarlar olarak çeşitli organizasyonlar düzenlemiştik vs. vs.
Sosyal medya gücünü iyi kullanarak #onceyaylayasonracaddeye organizasyonunu başlattık. Her neyse yaylaya gittik, geldik falan filan derken sıra caddedeki yürüyüşe gelmişti. Gerçekten çok kalabalıktık.
Caddedeki yürüyüş esnasında GFB ile münferit taraftarlar arasında bazı olaylar yaşanmıştı. Münferit taraftarlar hükümet aleyhinde tezahüratlarda bulunurken, GFB tarafından bu tezahüratlar bastırılmaya çalışılıyor gibisinden gündem yaratılmıştı. Doğru veya yanlıştır bilinmez ama benim kafama takılan soru orda hükümet aleyhinde bağıran taraftarlar ne oldu da aziz yıldırım 'başbakanımızla aramızı açmaya çalışıyorlar' söyleminden sonra bir anda sustu.
Hani hükümete eleştiriler ? Neden artık susuyorsunuz ? Bu işler böyle olmaz kişilerin söylemleri sizi bu kadar değiştirmemeli. Ne oldu GFB haklı çıktı yine. Şimdi kimse o konuları konuşmuyor. Unutuldu ve unutturulmaya çalışılıyor. Sözün özü o gün GFB'de hükümet aleyhinde tezahürat yapsaydı bugün GFB yine suçlu olarak gösterilirdi.
Kimse hakkımda farklı şeyler düşünmesin şuan bulunan hükümetin yanlısı değilim. Ne akp, ne chp ne de mhp benim için hiçbir önem taşımaz.
Sosyal medya gücünü iyi kullanarak #onceyaylayasonracaddeye organizasyonunu başlattık. Her neyse yaylaya gittik, geldik falan filan derken sıra caddedeki yürüyüşe gelmişti. Gerçekten çok kalabalıktık.
Caddedeki yürüyüş esnasında GFB ile münferit taraftarlar arasında bazı olaylar yaşanmıştı. Münferit taraftarlar hükümet aleyhinde tezahüratlarda bulunurken, GFB tarafından bu tezahüratlar bastırılmaya çalışılıyor gibisinden gündem yaratılmıştı. Doğru veya yanlıştır bilinmez ama benim kafama takılan soru orda hükümet aleyhinde bağıran taraftarlar ne oldu da aziz yıldırım 'başbakanımızla aramızı açmaya çalışıyorlar' söyleminden sonra bir anda sustu.
Hani hükümete eleştiriler ? Neden artık susuyorsunuz ? Bu işler böyle olmaz kişilerin söylemleri sizi bu kadar değiştirmemeli. Ne oldu GFB haklı çıktı yine. Şimdi kimse o konuları konuşmuyor. Unutuldu ve unutturulmaya çalışılıyor. Sözün özü o gün GFB'de hükümet aleyhinde tezahürat yapsaydı bugün GFB yine suçlu olarak gösterilirdi.
Kimse hakkımda farklı şeyler düşünmesin şuan bulunan hükümetin yanlısı değilim. Ne akp, ne chp ne de mhp benim için hiçbir önem taşımaz.
12 Şubat 2012 Pazar
Mehmet ali aydınlar ve başkanlık operasyonu
Yaşadığımız süreci tekrar tekrar anlatmaya gerek yok. Bu kadar özet yeter gelelim günümüze. M.Ali aydınların geçenlerde Rıdvan benden özür diledi cümlesi üzerine Rıdvan dilmen geçen gece konuyla ilgili açıklama yapmıştı.
Aklıma takılan bir kısım vardı Rıdvan hoca dedi ki 'm.ali aydınlar bize yöneticileriniz şike yaptı buna karşılık ben uefa ile görüştüm avrupa cezamız bitti ligde de bu sezon puan silme işlemi yapacağız' dedi tabi hemen Aykut hoca lafı yapıştırdı 'biz şike yaptıysak bizi düşürün, bunun pazarlığı olmaz' gibisinden bir Fenerbahçe taraftarı gibi.
Her neyse işin özü m.ali aydınlar sözde Fenerbahçe için yaptığı pazarlığı kendi menfaatleri için yapmıştır.
Nasıl yani diye sorarsanız Öncelikle avrupa cezamız bitti ve ligde de bu sezon puan silme işlemi yapılarak ona göre şike yapmış olan Fenerbahçemiz cezalardan kurtulacaktı. Bunun sonucunda şike yaptığımız için yönetim gidecek, kendisi Fenerbahçeye başkan olacaktı. Nasıl olsa önümüzde ki sezon takım avrupada da olabilecekti ve cezası kalmayacaktı.
Herşey m.ali aydınlar için güzel olacaktı. Kurguladığı senaryo bu kadar basitti.
İş bu kadar basitti onun için. Tekrar kısaca özet geçeyim cezalar bitmişti, yönetim gidecek ve yerine kahraman M.ali aydınlar gelecekti. Bir kaç yıldız transfer ile herşey unutulacaktı.
Kendi şahsi görüşümdür ve çokta emin olduğum bir görüştür.
Aklıma takılan bir kısım vardı Rıdvan hoca dedi ki 'm.ali aydınlar bize yöneticileriniz şike yaptı buna karşılık ben uefa ile görüştüm avrupa cezamız bitti ligde de bu sezon puan silme işlemi yapacağız' dedi tabi hemen Aykut hoca lafı yapıştırdı 'biz şike yaptıysak bizi düşürün, bunun pazarlığı olmaz' gibisinden bir Fenerbahçe taraftarı gibi.
Her neyse işin özü m.ali aydınlar sözde Fenerbahçe için yaptığı pazarlığı kendi menfaatleri için yapmıştır.
Nasıl yani diye sorarsanız Öncelikle avrupa cezamız bitti ve ligde de bu sezon puan silme işlemi yapılarak ona göre şike yapmış olan Fenerbahçemiz cezalardan kurtulacaktı. Bunun sonucunda şike yaptığımız için yönetim gidecek, kendisi Fenerbahçeye başkan olacaktı. Nasıl olsa önümüzde ki sezon takım avrupada da olabilecekti ve cezası kalmayacaktı.
Herşey m.ali aydınlar için güzel olacaktı. Kurguladığı senaryo bu kadar basitti.
İş bu kadar basitti onun için. Tekrar kısaca özet geçeyim cezalar bitmişti, yönetim gidecek ve yerine kahraman M.ali aydınlar gelecekti. Bir kaç yıldız transfer ile herşey unutulacaktı.
Kendi şahsi görüşümdür ve çokta emin olduğum bir görüştür.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)